Pazar, Kasım 25

ya şimdi.

o kadar cok yazmak istiyorum ki aslında.
daha az konusup daha cok susup daha coktan da cok yazmak..

iş güç kosturma o kadar hızlı geçiyor ki zaman.. cocukken günlüğüme sürekli 'cok sıkılıyorum' yazdıgımı hatırlıyorum..o kadar vakit ve o kadar da yapacak birşeyim yoktu ki.
şimdi 2012 yılı bitiyor ve dönüp baktığımda sadece şuan severek yaptığım işe girdiğim gün aklımda.
sonrası olaylar olaylar..

***
lisedeyken ve daha ufakken hayatla ilgili hayaller kurarken 26-27 yaş ideal diyorduk kızlarla. evlenmek için süper yaş. gezer tozar 30 gibi de cocuk yapılır. şu bu..
o zamanlar cocuksun tabi. hayattan haberin yok. üniversiteye bile gitmemişsin. iş hayatı nedir onu dahi
bilmiyorsun..atıyorsun bol keseden.

***

sonra 26 yaşımın bittiği ay eylül ayında dönüp bi geçmişe baktım. neler yapmısım.neler istemişim neler olmuş.
neler istiyorum?
sonra baktım ki istemem yetmiş. tutturmam yetmiş. sosyoloji okuyacagım demişim okumusum. IK olacagım demişim olmuşum.

şimdi sadece mutlu olacağım diye tutturmak istiyorum blog. mutlu ve sağlıklı..sevdiğim insanlarla keyif alarak geçireceğim günlerimi..
ömür dediğin bir gün o da bugün..
bunu canım arkadaşım gökhan dogum gününde sessizce aramızdan gidip öğretti bize..
ve o kadar özledik ki onu..ona dair söylenecek yazacak o kadar çok seyim var ki.
baslı basına bir yazı olacak zaten. kelimelerimi toparlıyorum sadece..

şimdi, elimden geleni yapıyorum yapmaya calısıyorum.
daha az sabırlı ve daha az tolareliyim belki.. ama tüm yasadıklarım.tüm tecrübeler
tüm kalp ve hayal kırıklıkları insanı 'o' kişi yapan..
beni ben yapan..

mutlu olacağım.
0'dan yeniden başlayacağım..
yaşadığım yerde gün batımı..böyle güzel..

Salı, Kasım 6

çözemediğim ?



2009 yılıydı ve ben işimden ailemdeki sorunlardan bıkmış henüz 22 yaşını bitirememiş bir zaman dilimi yaşamaktaydım.

bir anda Amerikaya gitme planı çıktı ortaya ama gerçekten bir anda! hazırlıklar vize aşaması okul koşturmalar derken 1 ay içinde elimde biletim 2 adet ağzına kadar tıka basa valizim temmuz ayında ben dünyanın merkezi sayılan New York eyaletine gidiyordum.

hayatımda ilk defa uçağaya bineceğim ve bu amerika ucuşu olacak. evet büyük oynamayı sevmişimdir hep. aktarmalı bilet almıştı babam, son dakika sezon bilet fiyatları, gideceğim okuldan bile daha pahalıydı zira.
Frankfurt aktarması sonrasında Jhon F Kennedy havaalına varmam planlanıyor.
ben o bir ayda koşturmadan ve gerginlikten 5 kg yakın kilo kaybetmiştim.nasıl ucacagım nası aktarma yapacagım..??kafamda deli sorular hep..

nihayetinde ordaydım . Yaşadığım talihsiz 2 ayı saymazsak geri kalan 4 ayım oldukça güzel. kendi ayaklarımın üstünde dünyanın öbür ucunda geçmişti.
Long island'ta okula gittiğim için Manhattan'a uzaklığım özel araçla 45 dk. trenle de 1 saate yakındı.
Yani aynı hayatımın geçtiği iki şehir mesafesiydi. (izmit_istanbul)
gerçekten mutluydum.
hani şu moskova'da iliklerime kadar hissettiğim yeni yerler görme yeni tatlar tatma mutluluğu orda süresiz gibiydi.
işim, arkadaşlarım, hayatın zorluğu, geçirdiğim kazalar, özlem, central park, hepsi elle tutulur gözle görülürdü.
çok ama çok kararsız kalıp en sonunda dönme kararı almıştım..
ve dönmüştüm.

***

döneli 3 yıl olacak Ocak ayında. ama ben hala nedense 3 ay önce dönmüş kafasında ve jetlag etkisindeyim.
Amerika'ya gidenler üzerinde araştırma yaparsak eminim hepsinde ama hepsinde 'Bir kez daha Amerika'ya gitmezse ölecek hastalığı' olduğuna eminim.

özetle yıllar öncesinde kendim için planladığım 27. yaşımın içinde ama planlarımın inanılmaz uzağındayken beni mutlu edecek şehir New York city ve orada yaşayamadıklarım orada sürdüremediğim hayatım gibi gelmekte..

kişisel tarihime not olarak düşmek isterim ki, dönmek her zaman B planı iken artık tamamiyle A planı haline gelmesi için hiç bir engel kalmadı.. sadece biraz sabır ve yeterli ömür ..

gerisi gelir.
neyi yapacağım dedin de yapmadın ki ?

b*
2009/NYC-Manhattan


Pazartesi, Kasım 5

Neler neler olmuş acaba ?

görüşmeyeli neler oldu bir bakalım..

en en önemlisi..hayatıma şu aşağıdaki dünya güzeli katıldı..Nisan ayında bir arkadaşımın siyamı yavrulamıştı o da bebekleri hayvan seven ve gözünün arkada kalmayacağı birilerine vermek istiyordu..Dedim o benim..ben çok severim kediş olsun köpek olsun..o kadar minikti ki aldığımda..ismi 'Paris' oldu.
bir kere siyamlar kediler arasında en akıllı ve en cool kediler olarak bilinirdi..tarihe baktığımızda da kleopatranın kedisi ve tapınak koruyucuları da yine benim minnoşumun atalarıymış..
öyle asil öyle iyi huylu ki prensesim..
daha önce evde tekir beslemiştik. berduş..o sürekli masa tepelerinde balkon tepelerinde asla söz laf dinlemeyen bir kedicikti..
ama benim akıllı kızım asla öyle değil..
bir kere asla biz yemekteyken ya da değilken bile masaya cıkmıyor. mutfaya girmiyor..sesi dahi cıkmıyor.öyle cool..
eğer ki yanlıslkl benim odamda ya da baska bir odada tek başına kalsın o zaman iç kıyıcı 'miuvv miuvvv'lar başlıyor..
beni burda unuttunuz ama yaa gibilerinden.

bizimkiler uzun soluklu yaz tatillerine cıktığında insana inanılmaz düşkün olan siyam türü üyesi yavrucağım evde tek başına depresyonlara girip beni mesai sonrasında kapılarda karsılıyor sonrasında da böyle kucagımdan inmiyor koluma girip sarmaş dolaş oturuyor..




zira kediler köpekler gibi değildir. cok fazla kendilerini sevdirmezler. onlar evin sahibidir. siz sanki misafir gibisinizdir. ama Paris'te asla böyle bir durum olmadı. sadece ilgi görsün sadece kucaklardan inmesin onu mutlu etti. iyi ki hayatıma katmısım onu.. minnik kuzum benim..

***

Sonrasında burada en son yazdığım yeni iş başlangıcı heyecanı vs. önümüzedeki ay tam 1 yıl olacak! bir yıldır büyücek bir şirkette İnsan kaynakları departmanında insan kaynakları uzmanlığı görevini sürdürüyorum..önceleri cok zorlandım ve bocalandım. Ama sonrasında devamı pek kolay geldi. iş hayatı zorlukları çileleri, laf sokmaları kuyu kazmaları ve iki yüzlülükleri yok mu ? olmazsa olmaz ama yaptıgım işi ve ortamı calısma arkadaslarımı seviyorum.
o konuda bir problem yok..

ama şu yakında öyle bir projem ve öyle bir calısmam var ki ..bir hayalin gerçekleşmesi gibi.
planlar projeler hedefler vs.ler. kolay değil asla ama bakalım..
bir heves bir heyecan..
aşağıdaki görsel o toplantıdan. kolları sıvarken yola yanımda tek güvendiğim yeşim'in desteğiyle cıkıyorum. cidden kolay olmayacak. ama bakalım.hayal etmenin nesi kötü ki?
 ***

 ve o güzel kuş ise, gamzenin mutfağanın güzel detayı. gamze cocukluk arkadasım. o da şimdi evli mutlugillerden. uvv bu yaz ne düğün ne nişan yaptık. çat diye giden İlknur mu dersin?
yıllardır beklenen düğün peri masalı gelini deniz mi dersin..

yazacagım..herkes gelin olmuş ucuyor..
ben mi? tek taştan sonra kapattım o sayfayı..
geziyor geziyor bununla mutlu oluyorum.

daha yazılacak Moskova ve Kıbrıs notları var.

esenlikler.

Ciao. b*

                              

bird'iii =)
en güzel toplantı hayallerin için olandır

Pazar, Kasım 4

..ve kelemek geri döner..





ve yine yeniden..
 yazmayı bu kadar severken bu kadar ciddi bi ara vermem, başka arayışlara girmem,blogumu en üst raflara saklamam hos olmadı. hep bir eksik hissettim.
hos daha hızlı sosyal medya paylasımları da cıktı cıkalı blogların eski okunurlugu gitti.
kimsenin artık vakti yok.
140 karakteri okuyor geçiyor .

hızlı hayat sabırsız nesil.
ucusan zaman.


neler olmadı ki ??
 
ama en güzeli ben döndüm..
kendi anı defterimi 27 yaşının içinde tekrar eskisi gibi hatta belki daha özenli tutmaya karar verdim.

özlemişim blogcum!

yours,
b =)

*fotograf 18/Eyül/2012 hediyeleri..